12 Eylül 2023 Salı

ÜRKEK TAVŞAN

Yaşama biçimimiz bir konsensüsle mi belirleniyor acaba? Neden öyle değil de böyle? Neden? Akıl mantık mı emrediyor bu biçimi? Topyekûn insanlık deneyiminin doğal sonucu mu bu? Evlerimiz neden böyle, neden hızlı arabalar makbul? Neden marka araç gereçleri kullanmak daha prestijli? Neden “okumak” zorundayız?

Neden cari yaşama biçimine karşı ufak itirazlara bile acımasız karşılıklar veriliyor? Neden her insan teki herkes gibi olmalı? Bu nasıl bir anafor? “Kurtuluş” yok mu? Kimse kurtulamaz mı, kendince farklı bir gidişat tutturamaz mı? Bir hayatımız var elimizde; onu da illa dünya sisteminin veya şu anki yaşama biçiminin emrine mi vermeliyiz? “Kaçak” yapamaz mıyız, hiç mi “kaçağı” yok bu düzenin, o kadar mı aman vermez, göz açtırmaz bir sistem bu? Gözlerden ırakta, sessiz sedasız fakat isteğimize az çok yakın bir ömür süremez miyiz?

Acaba “artık çok geç” diyebileceğimiz bir aşamada mıyız, çoktan geri dönüşü olmayan bir yola mı girdik? Artık irademizin devre dışı kaldığı, hiçbir şey yapamayacağımız, sadece bekleyip görmek durumunda olduğumuz bir süreçte miyiz?

İnsanlığın son birkaç yüzyıldır ne yaşadığını, nereden gelip nereye gittiğini apaçık ortaya koyabilen, yukarıdaki sorulardan bir kısmına olsun cevap verebilen birileri yok mu? Yüzyıllar içinde neler değişti, neler değişmekte? Modern insanla on bin yıl önceki insan aynı canlı mı veya yüz yıl sonraki insan aynı canlı olacak mı?

***

Aslında başka bir şeyden bahsedecektim, yukarıdaki sorularla pek alakası olmayan bir konudan. Ama biraz düşününce kendimi yukarıdaki soruları sorarken buluverdim. Aklımdaki konu Bir İnsan Neden Müdür Olmak İster? başlığında toplanabilecek bir konuydu. Kısmetse başka bir yazıda bahsedelim bu konudan. O yazıya kadar da yukarıda sorduğumuz soruları düşünelim. Bu soruları şu yüzden soruyormuş gibi yapalım ayrıca: İyi bir insan olduğumuzu düşünelim… Böyle biri olduğumuz için de cari yaşama biçimi bizi zayıf kılıyor olsun, kendimiz olmamaya zorluyor olsun… Böyle bir durumda ne yapabiliriz? Şöyle de ifade edebiliriz belki: Çakalların, kurtların, türlü yırtıcıların arasında kalbi küt küt atan, masum ve ürkek bir tavşan gibiyiz. O pisliklere yem olmak istemiyoruz. Ne yapabiliriz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder