29 Eylül 2024 Pazar

SOYSUZ YALNIZLIK

Koca koca insanlar yalnızlığı övüp duruyorlar. Kendinizden başka kimseye güvenmeyin, kimseden bir hayır gelmez, tek başına bakın başınızın çaresine… Bazıları da psikolog falan bunların. İnanılmaz!

Gözlemlediğim kadarıyla sosyal medyada uzun zamandır bir yalnızlık övgüsüdür, yüceltmesidir gidiyor. Bu laflarla görece duyarlı, insan ilişkilerindeki ikiyüzlülük ve çıkarcılıktan muzdarip, depresyona eğilimli geniş bir kitleyi avlıyorlar, onlara iyilik değil kötülük ediyorlar.

Zaten modern yaşama biçiminin insanları yalnızlığa ittiği söyleniyor, tek başına yaşayanların oranı artıyor. Birbirine gelip gitmeler, yüz yüze hâl hatır sormalar azalıyor. Böyle bir süreçte insanların birbirine açılması, konuşması, yardımlaşması gerekliyken, yalnızlığı, yalıtılmış bir hayatı övüp durmak hiç hoş değil. Bunu yapanlar ya bir çıkar güdüyor ya da kendi zavallı durumlarını örtmeye çalışıyorlar. Bazı profiller gerçekten hiç iyi durumda görünmüyorlar. Depresif hâlleri sadece yazdıklarına değil yüzlerine, gözlerine de yansımış sanki. Çıkar yol değil tuttukları yol. Bunları insanlarla kolay kolay yakınlaşamayan biri olarak söylüyorum. Tamam, yüz göz olmayalım ama kabuğumuza çekilip soyutlanmayalım da.

Birkaç yıl oluyor, bir kitap okumuştum. Konuyla ilgili birkaç cümlesini izin verirsen seninle de paylaşayım sevgili okur. R. Sennett’nin Karakter Aşınması adlı eserinden:

“İnsanlar muhtaç olmaktan dolayı utanç duymaya başlayınca, diğerlerine karşı iyice şüpheci ve güvensiz olurlar.” (s. 164)

“Ailemin acılarla dolu muhalif geçmişinden çok şey öğrendim; değişim, kitlesel ayaklanmalarda değil, ihtiyaçlarını birbiriyle paylaşan insanların arasında, toprakta yeşerir. Bu ihtiyaçlar ne tür bir politik programa hayat verir, bilemiyorum. Ama, insanları birbirleri için kaygılanmaz hale getiren bir rejimin, meşruiyetini uzun süre koruyamayacağından eminim.” (s. 171)

29.09.2024, Pazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder