Hayata küsmek için pek çok nedenimiz olabilir. Hatta yürürlükteki yaşama biçiminden bütünüyle tiksiniyor bile olabiliriz. Sadece insan ilişkilerindeki iğrençliklerden değil, teknolojiden, yaşadığımız evlerden, eğitim sisteminden, trafikten, yediğimiz gıdalardan, mevcut iş veya mesleklerden de rahatsız olabiliriz.
Peki, bu durumda ne yapabiliriz?
Aslında hiçbir şey yapamayız. Bir
şeyler yapsak bile bunlar rahatsızlık duyduğumuz konularda en ufak değişiklik
yaratmaz. Bu dünya böyle gelmiş, böyle gider mi demek istiyorum? Hayır, dünya
böyle gitmeyebilir; fakat bu birtakım insanların çabalarıyla olacak gibi
görünmüyor. Sanırım, insanlığın doğrultusundaki değişiklik büyük bir felaket
sayesinde gerçekleşecek. Dolayısıyla, çok büyük bir yıkıma uğramadığımız sürece
böyle devam edip gideceğiz.
Yani? Ne yapacağız öyleyse,
hayata mı küseceğiz?
Hayata küsmemeye çalışacağız,
kendimizi kandırmada becerikli olacağız, oyalanıp gideceğiz bir şekilde.
Sabırlı olacağız, ölünceye kadar dayanacağız. Etki gücümüzün olmadığı bu verili
durumu kabul edeceğiz, hayale kapılmayacağız, sistemle inatlaşmayacağız, ona aşırı
tepkiler vermeyeceğiz...
Yenilgiyi baştan veya erkenden
kabul etmek daha tutulası bir yol olacak ve bizi biraz olsun rahatlatacaktır. Sistemde
artık normal bir geri dönüş mümkün değil. Belki kendi çapımızda "steril" ortamlar
yaratarak kendimizi avutabiliriz. Yapacak bir şey yok!
30.11.2024, Ct.