Ne yapayım yani,
istediğim şartlara kavuşamıyorum diye öleyim mi! Hemen her şey kötüye
gidiyormuş gibi görünüyor, doğru; ama bir taraftan da hayat devam ediyor.
Hayallerimin bir gün gerçekleşeceği umuduyla yaşamaya devam etmeliyim.
Elimdekilerle yetinmeyi bilmeliyim. Ertelediğim hayata biraz daha kısa sürede
kavuşmaya da bakmalıyım. Aslında ayarlanması çok zor bir dengeyi gözetmem
gerekiyor: Gelecek güzel günlere ulaşma ihtimalimin kesin olmadığını bildiğim
için ânın değerini yadsımamalıyım; fakat asıl isteğimin, beni asıl mutlu edecek
şeyin ne olduğunu bildiğim için de o hayale ulaşmak için yapılması gerekenleri
ihmal etmemeliyim.
Dediğim gibi,
kurulması zor bir dengeyi sağlamaya çalışmalıyım, çalışıyorum da. Zaman zaman
dengenin bir taraf aleyhine bozulduğunu görüp gerildiğim oluyor. Ama dengenin
ciddi bir bozulma yaşamadığını söyleyebilirim. Ufak bozulmalar bile uzun
sürmüyor. Son yıllarda bu benim en çok dikkat ettiğim şey. Bu dikkat, yorucu,
zahmetli; neredeyse her dakikanın, her kuruşun hesabını gerekli kılıyor. Ama yapacak
bir şey yok, bu duruma kendimi kendim düşürdüm, bazı şeyleri anlamam zaman
aldı, bocalamalar yaşadım, git geller yaşadım, kararsızlıklar yaşadım…
Bu nedenle,
benimkine benzer hayalleri olan veya olabilecek gençleri daha şanslı görüyorum.
Sadece ömür sermayelerinin avantajına değil, önlerinde sayısız örneğe de
sahipler. Yapmalı gereken bu işe erkenden başlamak ve kararlı biçimde
sürdürmek.
Benim vadem 2030’da
doluyor, 2030’un Eylül ayına kadar sürem var. Erken emeklilik gibi bir piyango
vurursa falan daha erken olabilir. Ama ne olursa olsun vadem dolunca çalışmayı
bırakacağım, daha fazla acı çekemem gerçekten. 2024’ün başından itibaren 80 ay
olarak belirlemiştim. 23 ay geride kaldı. Aralık’ı da sayalım, etti mi 24 ay?
Geriye 56 ayım kaldı. Neredeyse üçte biri geride kalmış yahu! J
Zaman zaman bu
konuda bana destek olabilecek insanların destek olmayı geçtim, benden kendileri
için bir şeyler beklemeleri canımı öyle yakıyor ki! Geçen ay bir arkadaş pek az
da sayılmayacak bir miktar istedi. Verdim. Böyle bir hayalim olmasa karşılık
bile beklemeden yapabilirdim bunu. Ama mübarek senin yaptığın benimle dalga
geçmek gibi bir şey değil mi? Öyle içim acıdı ki! Ulan seninle arkadaşlığımı
sürdürdüğüm her gün, benim için bir şey yapmadığın için utanman gerekirken sen
elimdekilere göz dikiyorsun sanki. Aynı şekilde, yine dostum diyebileceğim
diğer yakın arkadaşım da gerekirse benden borç isteyeceğini söyledi. Bu arkadaşların
durumları benden iyi. Biri hesabını bilmediği için, müsrif olduğu için, diğeri
de daha fazlasını kazanmak için bu durumu yaşattılar bana. Aileme gelince,
onların zaten umurunda değilim sanırım.
Aslında şöyle
bir düzeltme yapmam gerekiyor: Bu insanlar benim ne çektiğimi anlamıyorlar
sanırım. Yıllardır neler neler anlattım. Bu mesele yüzünden ciddi sağlık
sorunları yaşadım, belki ölümden döndüm. Bunu da biliyorlar; ama yok, zerre
değişim olmadı. Ben bir şeyleri anlatma konusunda fena da değilimdir aslında,
ama bu konuda neden anlaşılmıyorum acaba? İlginç! Belki de arkadaşlarımı doğru
seçemedim ve yanlış arkadaşlığı sürdürüp gittim.
Bir insan bir
şeyi anlar veya anlamaz. Bir kere bahsedersin, iki kere, üç kere bahsedersin…
Daha fazla çeneni yorman senin salaklığın! Hatta özellikle kaçınacaksın o
derdini anlatmaktan, gerek yok! Madem gelişigüzel, içtenlikle döktürüyorum bu
yazıda, aynen devam edeyim. Şöyle bir karar alayım: Kimseye bu derdinden
bahsetme oğlum PAOC (piliazalanorganikcihaz)! Kendi işini kendin gör, medet
umma kimseden. Hatta, yılların hatırını boş ver, uzak dur seni anlamayan
insanlardan. Bu mesele bağlamında olsun, başka şekilde olsun, kimseyle maddi
konuları konuşma. On milyonluk evi, arabası olan adam, bunların hiçbirine sahip
olmayan ama bir milyon nakdi olan adama hasetleniyor. Hiç anlam veremediğim bir
şey! Ben maddi olarak acınacak durumdayım neredeyse, kıskanılmak falan ne
alaka! Benim gibi (maaş, kıdem vb. açılardan benzer) olup da maddi durumu
benden kötü olan birini görmedim desem yalan olmaz. Buna rağmen nelerle
karşılaşıyorum…
İş yakınmaya
gelince uzattıkça uzatıyorum yazılarımı. Kötülemek, eleştirmek daha kolay
geliyor sanırım. Ama yetsin bu kadarı. Umarım, her türlü dangalaklığın, kabalık
ve görgüsüzlüğün uzağında, sakin sakin yaşayabileceğim yılları görürüm.