28 Aralık 2024 Cumartesi

MÜLAYİM GÖVELEK AVINDA

Mülayim Uslucan farklı bir habitat arayışındaydı. İnsana uygun görülen yaşam alanlarıyla arası enikonu açılmıştı. Suya, toprağa, ağaç kabuğuna, yarpuza ve sabah çiyine duyduğu özlem çok şiddetlenmişti. Ne yapacağını bilmez hâldeydi. İçine düştüğü durumu izah etmeye çalışıyor, uzun uzun düşünüyordu: “İlkel” bir hayata mı özlem duyuyordu, “dağ adamı” olma hevesine mi kapılmıştı, nadir görülen bir hastalığa ya da bir tür nostaljiye tutulmuştu da farkında mı değildi?.. Bazen karamsarlığa kapılıyor, “Sanırım beni toprak çağırıyor,” diyordu. Aslında ölümden korktuğu yoktu; hiç yaşamamış olmak zoruna gidiyordu.

Boş vakitlerinde soluğu parklarda alıyor; paytak paytak yürüyen kargaları, cingöz serçeleri, mahzun güvercinleri seyrediyor, nadiren bir ibibik gördüğünde dünyalar onun oluyordu. Havuzlarda esaret altına alınmış sulara dalıyor, o esir sulara acıyordu. Ceplerini pelitlerle, pelit kabuklarıyla, çınar yapraklarıyla dolduruyor, rastladığı farklı kuş tüylerini yanında taşıdığı zarfa özenle yerleştiriyordu. Ağaçlara sarılıyor, kabuklarını kokluyor, kabuklardaki yosunları inceliyordu. Tırmanıp üst dallardaki göveleklerden (ökse otu) bir tutam koparabilseydi ne iyi olurdu!.. Doğrusu, olmayacak iş değildi; bir sabah daha hava yeni aydınlanırken birkaç dakikada hallederdi. Sonra mazı kümelerinin arasına girip kazandığı zaferin tadını kahve içerek çıkarırdı.

Elbette, Thoreau kadar cesaretli olduğun söylenemez Mülayim, ama bu kadarını yapabilirsin. Bol şanslar dostum!

28.12.2024, Ct.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder