Selam sevgili okur, nasılsın? Ben bu aralar kendimle uğraşıyorum. Sanki son zamanlarımı yaşıyorum da arkamda kalanlara nasıl biri olduğumu anlatan bir şeyler bırakmam gerekiyor. “Bu adam şöyle şöyle biriydi,” diyebilecekleri bir berraklığa kavuşturmaya çalışıyorum kendimi. Yuvarlak ifadelere sığınmadan, en azından belli konularda, net olabildiğim konularda kendimi açmak istiyorum. Neden pek çok konuda mırın kırın ediyorum? Nedir beni uyumsuz veya geçimsiz kılan özelliklerim? Topluma, dünyaya, hayata nasıl bakıyorum? Bunca yıl yaşadım da ne oldu, nasıl bir sonuç çıkarıyorum yaşamımdan, yaşam deneyimimden? Bazı yaygın algılara, modern şartlanmışlıklara bakışım nasıl? Bu gibi şeyler işte.
Normalde kesin fikirlerden,
acımasız genellemelerden hiç hazzetmem. Çoğu zaman arada bir yerlerde asılı
kalırım, kafamda zorlu cenkler yaşar dururum. Doğrusu, hoşuma da gider bu
durum; hayatta en keyif aldığım şeylerden biridir düşünmek çünkü. Ancak son
zamanlarda gözlemlediğim aşırı akıl dışılık beni şaşırtıyor. Yeni nesilleri mi
anlamıyorum, geri zekâlı oldum da farkında mı değilim? Müdanasızlığın
zirvelerine çıktım da haberim mi yok? Bir çeşit erginleşme mi yoksa içinde bulunduğum
durum? Sanırım birtakım örnekler vermemin sırası geldi.
- Kan, irin, gözyaşı, ölümler, katliamlar… Bunlar
şaşırılacak şeyler değil. Binlerce yıldır yaşanıyor ve muhtemelen yaşanıp
gidecek de. Bu konulardaki sevgi pıtırcıklığını ve merhamet şovunu,
samimilik barındırıyorsa zavallıca, barındırmıyorsa adice buluyorum.
- Hayvan sevgisi… Hayvanların bir kısmını çok
severim, bir kısmını hiç sevmem. İnsanın doğanın efendisi olduğunu
düşünmemekle birlikte, bitki ve hayvanların birtakım haklara sahip
oldukları düşüncesini komik buluyorum. Onlar insan, biz de hayvan olamayacağımıza
göre aramızda bir hukuk mukuk söz konusu olamaz. Doğal dengeyi
bozmadığımız sürece onların avlanmasına da karşı değilim; aksine avın
yaygınlaşmasının yararlı olabileceğini düşünüyorum. Bir zamanlar yazdığım
gibi, av demek, hayatın önemine dair sahici bir deneyim yaşamak demektir.
- Cinsellik… Bu konuda bazı ilişki biçimlerinin
normalleştirilmeye çalışılmasını, âdeta dayatılmasını doğru bulmuyorum; o
kadar da değil yani.
Evet, şimdilik bu başlıklarla yetinelim. Yalnız, bir şey daha söylemek istiyorum: Yukarıdakiler veya farklı pek çok meselede, yığınlardan, baskın trendlerden farklı düşünüp düşünmediğimi umursamamaya çalışıyorum. Kınanmak veya utandırılmaktan çekindiği için içinden geçenleri söyleyemeyen geniş bir kesim var gibi geliyor bana. Valla, pek utanmıyorum artık. Hem kimden, neden utanacağım ki? Ben her gün yalan üstüne yalan kıvıran, üç kuruş için atmadık takla bırakmayan geri zekâlı arsızın tekiyim de onlar farklı mı?
11.03.2025, Salı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder