- İnsanları olduğu gibi kabul etmekte çok zorlanıyorsun Muzaffer…
- Evet. İyi de
abi niye oldukları gibi kabul etmek zorundayız onları?
- Kendi
rahatımız ve sağlığımız için oğlum. Neden olacak başka?
- Hmm, anladım.
- Hiç de
anlamadın inatçı pislik! İki gün geçer veya geçmez yine yakınmaya başlarsın…
- Ama sen de
biliyorsun ki eskisi kadar takılmıyorum artık bu meselelere Emre’cim.
- Doğru, çok
şükür biraz aşama kaydettin. Neyse, iyi dinle, tamam mı? Bak oğlum, insan
dediğimiz varlık da bir canlıdır. Açıkçası değeri de son birkaç yüzyılda artmıştır.
Bu Hümanizm mümanizm falan filan… Aslında arttığını söylemek de zordur ya,
görüntü öyle. Kölelik kaldırıldı. Cezalar daha az ürküntü verici hâle geldi.
Kırbaç mırbaç cinsel fantezilerin bir oyuncağı artık. Oysa ne yaygın bir dayak
yöntemiydi kim bilir! Neyse, konuyu dağıtmayayım. Bu canlı da ilgi görmek
ister, kendisinin değerini diğerlerinin yargısıyla oluşturur. Sürüyle hareket
eder. Büyük dertleri yoktur. Senin yaratılışında bir aksaklık olmuş olmalı
oğlum. Daha ilkokuldayken, ABD neden Irak’a saldırdı diye kendini yiyip bitirmişsin.
Herkes böyle değildir, iyi ki de böyle değildir. Anlıyor musun?
- Hı, hı…
- Sen kendine
bak! Ne peygamber rolüne soyun, ne kurtarıcı, ne uyarıcı… Zaten yapamazsın.
Aslında bu rollere soyunmuş değilsin, hakkını yemeyeyim. Şunu demek istiyorum:
Diğerleriyle aranda bir fark varsa bile bunu doğal karşıla. Olabiliyor böyle
şeyler. Eleştirilerinde haklı da olabilirsin, ama söyler misin, ne yapabiliriz?
Dünyayı çekip çeviren bir güç müyüz oğlum biz?
- Haklısın abi,
insanlık değişmez. Üstelik, inan, büyük bir güç olsak bile bir şey yapamayız.
Ben yapamam mesela. Ne yapabilirim ki? Benim kafam da karışık...
- Evet. Bırak
insanlar nasıl var olmak istiyorlarsa öyle var olsunlar, cari yaşama biçimini
ne denli içten benimsemiş olurlarsa olsunlar… Ha, şimdi diyeceksin ki ben biraz
da benim gibi insanlarla düşüp kalkmak istiyorum…
- Evet abi, çok
hoşuma gitmiyor onların çırpınışları, ışıltılı görünme çabaları, ilgi ve sevgi
açlıklarının onları sürüklediği saçmalıklar… Hem insanlara bok atıyorlar hem de
onların ilgileriyle sarhoş olmaya teşneler…
- Hay senin
teşneni! Teşne ne lan! Sana eski kelimeleri de yasaklıyorum. Şaka şaka… Ya
tamam, haklısın dedim ya. Ama bırak bunları, görmezden gel lan! Delirtme adamı!
Olabilir, bizim zamanımız da böyle. Az çok uyup gideceğiz onlara, çıkıntılık
yapmanın âlemi yok oğlum. Tamam mı?
- Tamam… Hadi
birer çay daha içelim.
- İçelim
Muzaffer’im benim, canım arkadaşım!
06.06.2025, Cuma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder