Romanı okumadan önce Caz Çağı denilen dönemle ilgili bir şeyler bilmek yararlı olacaktır. Hadi bunu sizin için yapıvereyim J:
Caz Çağı, 1920 ve 1930’larda ABD’de yaşanan bir dönem… Bu dönemde caz müziği ve dans stilleri popüler oluyor ve etkisini uzun süre devam ettiriyor. Bu sıralarda ABD’de alkollü içki yasağı da uygulanmış; fakat anladığım kadarıyla, iyi organize olmuş çetelerin de yardımıyla yasağa pek uyulmuyor. Dönemin isim babası ise bir eserine Tales of the Jazz Age adını veren yazarımız F. Scott Fitzgerald olmuş.
Romanda geçen başlıca kişileri de dercedelim mi şuracığa? Peki, edelim:
Nick Carraway: Anlatıcımız. Bütün
hikâyeyi, olayları Nick anlatıyor.
Jay Gatsby: Gerçek adı James Gatz.
Esrarengiz bir genç milyoner. Şüpheli iş bağlantıları ve saplantılı bir aşkı (Daisy
Buchanan) vardır.
Daisy Buchanan: Çekici, coşkulu
genç bir kadın; Nick'in ikinci kuzeni, Tom Buchanan'ın eşidir.
Thomas (Tom) Buchanan: Daisy'nin kibirli
kocası. Bu da zengindir.
George B. Wilson: Araba tamirhanesi
var. Myrtle Wilson'ın kocası.
Myrtle Wilson: George Wilson'ın
eşi ve Tom Buchanan'ın metresi.
Jordan Baker: Daisy'nin uzun
süreli arkadaşı, uzman ve ünlü bir golfçüdür.
İnternette romanla ilgili olarak verilen şu bilgi de işimize yarar:
Bazı semboller:
West Egg - Yeni Aristokrasi.
East Egg - Eski Aristokrasi.
Küller vadisi - Amerikan
rüyasının çöküşü.
Doktor T. J. Eckleburg'in gözleri
- Tanrı'nın gözleri gerçekleri havuzun içinde de görür.
Yeşil ışık - Gatsby'nin gelecek
için hayalleri ve umutları, daha genel olarak; Amerikan Rüyası.*
---
Ben, İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan, Fadime Kâhya’nın çevirdiği eseri okudum. Bir tane de İletişim Yayınlarından çıkanı var, çevirmeni de farklı hâliyle. (Belki daha vardır, bakmadım.) Çeviri mi kötü yoksa metnin orijinalinde de sıkıntılar mı var bilmiyorum ama pek de keyif vermedi okuması. Bazı cümleler zar zor anlaşılıyor. Cümleler, paragraflar ve karşılıklı konuşmalar arasındaki bağlantılar da sekteye uğruyor bazı yerlerde. Sanırım “dokumada” kusurlar mevcut ve çeviri de bunları azalt(a)mayıp artırmış. İki çeviride bazı yerleri birbiriyle karşılaştırdım. Esaslı bir karşılaştırma yapmadım ama pek de birbirinden farklı gibi gelmedi bana.
Kitabın arka kapağında spoiler içeren bilgiler verilmesi de hata olmuş; bir kitaba başlamadan önce önünü, arkasını, sırtını hatta bandrolünü gözden geçiren meraklılar için özellikle. Bu nedenle romanı okumayı düşünenler arkadaki tanıtımdan alıntılayacağım şu satırları es geçebilirler.
“Muhteşem Gatsby yalnızca Fitzgerald'ın en parlak yapıtı değil, aynı
zamanda 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının en iyi romanlarından biridir.
Kahramanı Jay Gatsby'nin Long Island'da bir malikânede sürdürdüğü debdebeli
yaşam tarzı, "Caz Çağı" olarak bilinen 1920'li yılları bütün coşkusu,
aşırılıkları, şiddeti ve çöküşüyle yansıtır.
Eğitimsiz bir aileden gelen
yoksul Gatsby, kendini baştan yaratır. Servet ve güç kazanarak yeni umutlar ve
başlangıçlar vaat eden bir hayatın eşiğine gelen bu gizemli milyonerin tek
dürtüsü saplantı haline getirdiği ilk aşkı Daisy'ye kavuşmaktır. En parlak
düşlerinin bir öpücükte cisimleştiği beş yıl önceki bir anı yeniden
yakalamaktır aslında. Ama geçmiş geçmiştir ve tekrar edilmesi mümkün değildir.
Gatsby'nin uğradığı yıkım, Amerikan Rüyası'nın da çöküşüdür.”
Romandan hoşuma giden birkaç cümle alıntılayarak yazımı sonlandırayım:
“Birisini eleştirmeye kalktığında,
şu dünyada her insanın senin sahip bulunduğun ayrıcalıklara sahip olmadığını
hiç aklından çıkarma.” Sf. 1. (Nick’e babasının verdiği bir öğüt.)
“Neredeyse her türlü kendine
yeterlilik gösterisi, bende sersemce bir hürmete yol açar.” Sf. 9.
“Yine de kente tepeden bakan sarı
pencerelerimizin hizası, kararan sokaklardaki rastgele izleyiciye insan
mahremiyetinden nasibine düşeni aktarmış olmalıydı ve ben de, yukarı bakıp
merak eden o kişiydim. Hem içinde hem de dışındaydım, yaşamın durmak bilmez
çeşitliliği karşısında hem büyüleniyordum hem de tiksiniyordum.” Sf. 33.
“[…] etraflarındaki kahredici
ölçüde kolay elde edilmiş paranın farkındaydılar […]” Sf. 40.
“Ne zaman hoşça vakit geçirdiğimi
görse eve gitmek ister.” Sf. 49. (Bir eğlence sırasında bir kocanın karısına
söylediği cümle.)
“Büyüleyici metropol
alacakaranlığında beni ele geçiren bir yalnızlık duyardım bazen ve başkalarının
da; gecenin ve yaşamın en dokunaklı anlarını boşa geçiren, lokantada tek başına
yenecek akşam yemeğinin saatini bek- [Sf. 54] lerken vitrinlerin önünde aylakça
oyalanan zavallı genç memurların da içlerinde bu duyguyu taşıdıklarını
hissederdim.” Sf. 55.
“Herkes temel erdemlerden en az
birinin kendisinde bulunduğundan kuşkulanır ya, benimkisi de bu: Ben, ömrümde
tanıdığım en dürüst birkaç kişiden birisiyim.” Sf. 57.
“[…] dudakları başarısız bir
gülme girişimiyle aralandı.” Sf. 84.
“Bir adamın hayaletimsi yüreğinde
biriktireceği şeylerle hiçbir ateş ya da serinlik başa çıkamaz.” Sf. 93.
“Bir kez daha baktım onlara ve
onlar da, uzaklardan, [Sf. 93] yoğunlaşan yaşam tarafından ele geçirilmiş bir
halde bana baktılar. Sonra onları orada baş başa bırakıp odadan çıktım ve
mermer basamaklardan aşağı inip yağmura doğru yürüdüm.” Sf. 94.
“Düzeltmek için kendi gücünüzü
tükettiğiniz şeylere yeni gözlerle bakmak, her durumda hüzün verici oluyor.” Sf.
102.
“Akşam yemeğinden kalkıp soğuk sahanlıklardan geçerek geri dönerken, bu ülkeyle özdeşliğimizin içinde onun ayrılmaz bir parçası olarak erimeden önce, bu tuhaf saat boyunca bu özdeşliğin dile getirilmez biçimde bilincine vararak, o havayı derin derin içimize çekerdik.
Benim Ortabatım bu; buğday, bozkır ya da kayıp İsveç kasabaları değil; gençliğimin nefes kesici dönüş trenleri, sokak lambaları, donmuş karanlıkta ilerleyen kızakların çıngı- [Sf. 171] rakları ve ışıklı pencerelerin karın üstüne düşürdüğü kutsal Noel çelenklerinin gölgeleri. Ben bunun parçasıyım, o uzun kışların duygusuyla biraz ağırbaşlı, evlerin on yıllar boyunca hâlâ aile ismiyle adlandırıldığı bir kentteki Carraway evinde büyümüş olmaktan dolayı biraz kendini beğenmiş. Şimdi anlıyorum ki bu Batının bir hikâyesi olmuş sonuçta; ne de olsa Tom ve Gatsby, Daisy, Jordan ve ben, hepimiz Batılıydık ve bizi Doğu yaşamına belli belirsiz uyumsuz kılan, ortak bir yetersizliğimiz vardı belki de.” Sf. 172.
“[…] benim taşralı duyarlığımdan
sonsuza değin kurtuldu.” Sf. 175.
---
* Caz Çağı ve romanla ilgili bilgileri Wikipedia’nın ilgili İngilizce ve Türkçe maddelerinden derledim. Romandan uyarlanan filmlerden hiçbirini izlemedim.
(26.11.2020)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder