1 Aralık 2020 Salı

HATIRAN YETMEZ, SENİ İSTİYORUM!!!

Henüz entel çevrelerde arabeske burun kıvrılan yıllar tamamen geride kalmamıştı. Fakat o eski aşağılayıcı tavır yumuşamış, uğrun uğrun arabesk dinlediğini itiraf eden aydın ve sanatçılarımız sökün etmeye başlamıştı. Bu aydın ve sanatçılardan cesaret alan daha az aydın ve daha az sanatçı binlerce kişi de arabesk dinlediğini söylemekten utanmaz olmuştu. Süreç pek çok konuda olduğu gibi arabesk müzik konusunda da yalın kat bir yüceltmeye evrilmişti. Arabesk sessiz yığınların sesi olmanın çok ötesindeydi artık.

Açıkçası biraz da entel çevrelerin nobran baskısı nedeniyle ben de arabeske hoş bakmıyordum. Ta ki bir gün evden kaçıp...

Evet, bir gün, gece yarısı, ins ü cin ve ailem derin bir uykuya dalmışken, tekerlekli bavulumu alıp sokak köpeklerinden korka korka, arkamda tekerlek seslerinin gittikçe cılızlaşan yankısını bırakarak evimizden Otogar'a yürümüş, ikinci -hep ilk romanlarda olur- Ankara otobüsüyle başkentimize, arkadaşlarımın yanına gitmiştim. Arkadaşlarım beni hoş karşıladılar. Ne sevgilisinden ayrılmış bir zavallı muamelesi gördüm onlardan ne de müflis küçük esnaf. Sadece çeşidi değil kalitesi de bol olan harika mekânlarda enfes kahvaltılar yaptık, pahalı restoranlarda unutamayacağım yemekler yedik. Kendimi SANKİ biraz daha iyi hissediyordum. Bir gece, Emre -en zengini kuşkusuz- beni acayip bir yere götürdü. O yere arada sırada gittiğini, bir şişe sodayla bir salkım üzüm yiyip (Soda yenmez ki, diyenler yazının geri kalanını okumasın lütfen!) bir tomar para bıraktıktan sonra kendini daha iyi hissettiğini söyledi. Daha başka şeyler de söyledi. (Gittiği daha bir sürü yer varmış, istersem oralara da gidebilirmişiz.) Mekân olmasa da onu dinlemek keyifliydi, iyi bir anlatıcıydı Emre. Çıktıktan sonra kendimi biraz daha iyi -bu sefer SANKİsiz- hissediyordum. Arkadaşıma teşekkür ettim.

Artık dönüş vakti gelmişti. Beni AŞTİ'ye bıraktılar. İlk -bu kez ilk olsun da roman yazdığımız anlaşılsın- Aksaray otobüsüyle, kendi evime dönüyordum. Bir süre yolculuk ettikten sonra, hiç de alışkanlığım olmadığı hâlde uyumuşum. Gözlerimi açtığımda birkaç kilometre ötede şehrin kuzey girişi, tek tük fabrikalar ve evler net olmasa da seçilmeye başlamıştı. En önde, tekli koltuklardan birinde oturuyordum. Biraz doğrulup gözlerimi ovuşturdum. Ortalık sessizdi, otobüs neredeyse boştu. Yağmur yağıyordu; ipil ipil değil ama, çisil çisil... Hava pusluydu. Yerde değil bulutların arasında gidiyorduk sanki. Belki biraz da uykunun etkisiyle kendimi çok hafiflemiş hissediyordum. Saatlerdir oturduğum suni deri kaplamalı koltuk altımı yakmıyordu, kolçaklar dirseğimi ağrıtmamıştı hiç. Otobüsle birlikte nemli yoğunlukta süzülüyor, ön cama konup bir süre titreşip göz kırptıktan sonra yerçekimi denilen o hoşgörüsüz yasaya boyun eğen damlacıkları seyrediyordum. Mutlu muydum? Bilmiyorum. Dingin? Kesinlikle.

Ne olduysa o anda oldu (Belki bir şeyler olmuştu da ben o anda fark ettim, bilemiyorum. Hayır hayır, biliyorum, kesin olmuştu ve bu olan şey yüzünden uçuyorduk.):

... Bir gün gitsen bile hatıran yeter / Unutmak mümkün mü böyle bir aşkı / Bir gün gitsen bile hatıran yeter ...

Daha açık söylemek gerekirse şu oldu:

https://www.youtube.com/watch?v=E71GG9mFZdg

Yalana gerek yok, belki söyleyenin Ferdi olduğundan bile emin değildim ama çok hoşuma gitmişti. Arabesk kötü bir şey olamazdı. Koca koca, entel dantel adamlar da gizli gizli dinliyorlardı bunu sonuçta. Ben de dinleyebilirdim. Dinleyecektim. Dinledim.

Bu parçayı da çok dinledim. İlkindeki o tadı tam alamadığımı bilmem söylememe gerek var mı? Hadi bir şeyi itiraf edeyim: O ilk tat bir yana, son dinleyişimde biraz homurdandım sanki. Başlık da oradan doğru.

NOT: Ödünç isteme ihtimalinizin verdiği çelimsiz korkuya rağmen size arabesk müziğe (de) değinen şu kitabı öneriyorum. Kadının -çılgın ya- diğer kitaplarını da öneririm. (Hemen her konuda, tavsiye etmekten korkar, nasihat etmektense nefret ederim.) 

https://www.dr.com.tr/Kitap/Vitrinde-Yasamak-1980lerin-Kulturel-Iklimi/Arastirma-Tarih/Sosyoloji/urunno=0000000068277?gclid=EAIaIQobChMI9I2m366H5gIVx4eyCh2V7ANnEAQYAyABEgIV2fD_BwE

(26.11.2019)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder