Satranç, Zweig'tan okuduğum ikinci eserdi - ilk eser Günlükler'di. Her ikisini de yıllar önce okumuştum. Şimdi yazarın külliyatını devirmeye çalışırken Satranç'ı tekrar okudum.
Ahmet Cemal'in kitabın sonundaki "Satranç" Üzerine başlıklı yazısından yararlanarak eseri özetlemek istiyorum:
Olay New York'tan Buenos Aires'e gitmekte olan bir gemide geçer. "Bu gemide tamamen rastlantı sonucu karşılaşan üç kişi, yani yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan, ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B.[dir.] [s. 81]" "[...] Dr. B., mükemmel bir satranç oyuncusu olmasını ve ilk maçta dünya şampiyonu Czentovic'i yenmesini, geçmişindeki son derece sıra dışı bir olaya borçludur. Asıl mesleği avukatlık olan Dr. B., büyük manastırların ve bu arada eski Avusturya hanedanı üyelerinin malvarlıklarını yönetmektedir. Bu işini Avusturya'nın Naziler tarafından işgalinden sonra da sürdüren Dr. B., malvarlıklarına el koymak isteyen [s. 81] Gestapo tarafından tutuklanır. Ancak Gestapo, avukatı konuşturmak için son derece sıra dışı bir yöntem kullanır. [s. 82]" Dr. B., bir otel odasına yerleştirilerek mutlak anlamda tecrit edilir. Biriyle konuşması, okuması, yazması kesinlikle yasaktır. "[...] Dr. B., tam anlamıyla bir boşluğun, kendi deyişiyle bir "hiçliğin" içerisinde, zaman ve mekân dışı bir yaşam sürer. Bu tecrit durumundan ötürü artık ruhsal dengesini yitirmenin eşiğine geldiği sırada götürüldüğü bir sorguda sırasını beklerken, birinin asılı duran pardösüsünün cebindeki kitabı -ne kitabı olduğunu bilmeksizin- çalar. [s. 82]" Kitabı odasına götürür, onun bir satranç ders kitabı olduğunu görür. Artık o korkunç tecrit durumu son bulmuştur. Kitaptaki yüz elli adet farklı satranç partisini ezberler. Yenilerini kurgulamaya başlar. "Ancak bunu yapabilmek için, siyah ve beyaz taşlara göre, doğal olarak birbirinin hasmı olan iki farklı kişilik geliştirmek zorunda kalacaktır. [s. 82]"
"Bu noktadan öykünün şaşırtıcı sonuna [Dr. B. ilk oyunu kazanır, ikincisinde kriz geçirerek oyunu bırakıp kaybeder.] kadarki süreç, aynı zamanda faşizmin insan ruhu üzerindeki baskısının ne korkunç sonuçlar verebileceğinin ve bireyin böyle bir baskı altında ne ölçüde parçalanabileceğinin anlatımını içerir. Dr. B., [...] akıllı mı, yoksa deli mi olduğunu tam bir kesinlikle söyleyemediği bir konuma gelmiştir. [s. 82]" Artık bir "entelektüel ölüm" söz konusudur. "Zweig'ın Satranç başlıklı eseri, edebiyat alanında böyle bir "entelektüel ölüm" üzerine kaleme alınmış en yetkin metinlerden biridir. [s. 83]"

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder