Gömülü Şamdan, Zweig'ın kurguladığı menkıbelerden biri. (Bir diğeri için bkz.) Yazar, Süleyman'ın tapınağından çıkarılıp Roma'ya, oradan Kartaca'ya ve sonra İstanbul'a götürülen Yedi Kollu Şamdan'ı (Menora) anlatıyor bize. Tıpkı Yahudiler gibi onlar için son derece kutsal olan bu emanet de oradan oraya savrulmuş, son olarak Kudüs taraflarında bir yere gömülmüştür. Zweig, Menora üzerinden Yahudilerin sürgünlüğünü, istenmeyen ve horlanan bir topluluk oluşlarını sürekli vurguluyor; vatansızlıklarına, üzerinde özgürce yaşayabilecekleri bir toprağa sahip olmayışlarına içerliyor.
Menora'nın, huzuru bir yere gömülmekte bulması insana huzur ve barışın ölümde olduğunu düşündürse de anlatıcı umudunu yitirmez, Yedi Kollu Şamdan'ın bir gün bulunup ait olduğu yere konulabileceğine dikkat çeker.
Eser Zweig'ın kendi cemaatine bir şükranı gibi geldi bana. Avrupalı son hümanist aydınlardan biri kabul edilen yazarın, Yahudilerin başına gelenleri anlatırken biraz ajitasyon yaptığını söylemek de mümkün.
Eseri birkaç kelimeyle
özetleyecek olsaydım yüzüncü sayfadaki şu cümle yeterli olurdu sanırım:
"Çünkü ancak inanmaktan vazgeçmeyerek dünyanın üstesinden
gelebiliriz." Yaşama, insanlığa inancımızı yitirmemek dileğiyle dostlar...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder