"Aile servetini yiyip tükettiği gençlik günlerinde, uzun bir hayatın ona neler sunacağından habersizdir elbette Fugui.
Yıllar sonra, yaşlı öküzüyle tarlasını sürerken tanıştığı bir yabancıya hayatından söz etmeye başladığında, şımarık bir gencin başına gelenlerden fazlasını sayıp dökecektir bu yüzden: Fugui, kendisiyle birlikte altı insanın hayatını, kaderin sürprizlerini, yaşamın acılarını ve sevinçlerini anlatır. Onun dilinden -daha doğru bir ifadeyle Yu Hua’nın kaleminden- dökülenler, insanlık durumlarına dair epik bir romana dönüşür böylece. Basit bir anlatım, güçlü bir anlatı doğurur: Sabanın toprakta bıraktığı izlere benzer kâğıt üzerinde satırlar. Yaşamın her şeyi kapsaması gibi, Yaşamak da hayatı olduğu gibi kucaklar. Doğumları ve ölümleri, mutsuzlukları ve umutlarıyla...
Yayımlandığında ülkesinde yasaklanmasına rağmen, bir hayat öyküsü okumamış da sanki bir hayat yaşamış olduklarını söyleyen okurlarının her geçen gün artmasıyla bir "modern klasik"e dönüşen Yaşamak’ı Bahar Kılıç, Çince aslından çevirdi." (Arka kapaktan.)
Birkaç alıntı:
"O günlerde annem bana sık sık, "Mutlu olduğun sürece fakir olmak utanılacak bir şey değildir," derdi. [s. 38]"
"Geceleri yatağa uzanır ama uyuyamazdım. Nefret edecek bir sürü şey gelirdi aklıma, ama sonunda yine kendimden nefret ederdim. [s. 42]"
"Eskiler der ki: "Fakirlik adamın hırsını köreltir." [s. 44]"
"[...] derler ki: 'Birini zor durumdan kurtarabilirsin, fakat yoksulluktan asla!' [s. 44]"
"Aslında hiç kimse başkanın söylediğine inanmıyordu, [s. 117] ama inanmamaya da cesaret edemiyorlardı. Umudumuzu yitirirsek nasıl yaşardık? [s. 118]"
"İnsan ne kadar şanslı olursa olsun, ölmek istiyorsa hiçbir şey onu yaşatamaz. [s. 175]"
"Üç neslin bir çatı altında olması, iki neslin bir çatı altında olmasından daha iyidir derdi hep. [s. 190]"
"Sıradan bir hayat en iyisi. Onunla savaş, bununla mücadele et derken, sonunda hayatından oluyorsun. [s. 201]"
Not: Aşırı acıklı, okumanızı tavsiye etmem.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder