Bir cerge (çerge) kurulur. Eğretidir, bu herkesçe bilinir. İçine girilir, kenarlarda eğleşilir. Doğrusu, kimse pek rahat değildir; ama bu uzun sürmeyecek, bir şeyler atıştırdıktan sonra herkes dağılacaktır.
Ortadaki boşluğa azık açılır.
Yufkalar bölünür. Küflü peynir, domates, zeytin, haşlanmış yumurta… Yenilir.
Cergeyi oluşturan çalı çırpı arasında bir kertenkele görülür. Kertenkele az da
olsa insanlara alışıktır; korkup kaçmaz hemen, bir süre alık alık ahaliye
bakar. Ona doğru minik bir yufka parçası atılır, kertenkele bir anda kaybolur.
Uzaklarda bir eşek anırır. Arıya da sineğe de benzeyen irice bir yaratık
cergeye bir sorti yapar. Cergeye girerken fark edilir, çıkıp gittiği ise
görülmez.
Küflü peynir, domates, zeytin,
haşlanmış yumurta yenilir. Doyulur. Cergenin hemen dışında, cerge kadar derme
çatma bir ocakta kaynayan çaydan içilir. Son bardak cergenin dışında
yudumlanır. Son bardağın son yudumlarında sebepsiz yere acele edilir.
Yemek ve çay faslı bitmiştir.
Biraz kestirilir. Bir düş görülür. Düşün sonu bir türlü hatırlanmaz, artık ne
kadarı hatırlanmışsa yazıya geçirilir: DÜŞ CERGESİ.
30.10.2024, Çarş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder