24 Ocak 2025 Cuma

TAVUK DÖNERİ BEN DE SEVERİM

Kendimi bildim bileli, toplumsal sorunlara dair idealist görüşlerin sulandırıldığını, bu görüşleri dile getirenlerin açık veya örtük çeşitli dokundurma ve alaylara maruz kaldığını gözlemliyorum. Mesele bu “dertli” insanların kendilerini yıpratmalarına engel olmak değil, düpedüz alay etmek onlarla!

Bu yüzden olsa gerek, ciddi konularda bir şeyler söylemek isteyen sorumluluk bilinci görece gelişmiş yurttaşlar, konuşmadan önce kırk kere düşünüyorlar, korkup çekiniyorlar. Siyasi baskı sebebiyle netameli konularda konuşma korkusundan bahsetmiyorum; o her zaman vardı. Bir siyasi görüşü hedef almayan, bazı toplumsal aksaklıklar, çevre sorunları veya eğitim gibi konularda dile getirilen düşünceler de sulandırılmaya çalışılıyor. Bu görüşler ciddiye alınıp aynı ciddiyetle sert biçimde eleştirilebilir, buna da eyvallah; benim dikkat çekmek istediğim nokta bu çabanın hafifsenmesi, ciddiye alınmaması.

En kötüsü de bu sulandırma işinin meseleyi ortaya atanlar tarafından yapılması. Konuyu açanlar onlar, ciddiye almış gibi görünenler onlar, bizi konuşturmaya çalışanlar onlar… Kafa yorup bir şeyler söylediğimizde “Aman, dünyayı sen mi kurtaracaksın!” diyenler de onlar. Olmaz ki!

Kimileri de iletişimin arttığı, dünyanın küçük bir köye dönüştüğü çağımızda bu olguya ters biçimde müthiş bir iletişimsizlik yaşandığını söylüyorlar, kim kimi ne kadar dinliyor ki, diyorlar. Tamam, doğru olabilir bu, dinlemeyeceksen dinleme ama alay etmek nedir arkadaş!

Gerçi, düşündüm de insanımız neyi ciddiye alıyor ki? Kendini önemsiyor mu sanki? Önemsiyor gibi yapıyor, kendini kandırıyor. Yediğimiz içtiğimiz ortada, yaşadığımız hayatlar ortada… Kırk gram kokmuş tavuk dönere yumul sen, yanındaki beyaz sıvıyı lıkırdat ve dünyanın anasını sat! Bravo, tavuk dönerci fakir pislik seni!

24.01.2025, Cuma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder