1 Mayıs 2025 Perşembe

ÇÖPTEN HAYAT

Bir anı defteri veya en azından beş on yapraklık karalanmış bir ajanda parçası bulma umuduyla az çöp karıştırmadım. Başka ıvır zıvırlar buldum ama böylesi “çöplere” pek rastlamadım. Ama ben mesele entipüften hedefler olunca kolay kolay pes eden biri değilimdir, yeter ki isteyeyim. O gün de takıntı yaptım âdeta, sabahtan akşama kadar dolaşmayı, on değil elli çöp karıştırmayı göze aldım. Sabah erkenden sağlam bir kahvaltı yaptıktan sonra kendimi sokaklara attım.

Bu iş için şehrin yerli, görece zengin ve görgülü ailelerinin yaşadığı mahalleri seçmem gerektiğini zaten biliyordum. Şehrin bu nitelikleri taşıyan sakinleri son yıllarda sağa sola dağılmış, “gösterişli” yaşam(a) alanlarına meyletmiş olsa da bazı yerlerde hâlâ vardılar. Zaten ben de isimleri nedense bana II. Abdülhamit veya İttihat ve Terakki dönemlerini hatırlatan bu mahallelerden birinde oturuyordum. Komşu iki mahalle de az çok bu nitelikleri taşıyordu.

İnanılmaz bir şey oldu. Aradığımı daha ilk çöp tenekesinde buldum. Hem de fazlasını. Bir yığın defter, kitap, ajanda… Öyle mutlu oldum ki! İçimde pırıl pırıl bir sevinç, gözlerimde samimi bir şükran ışıltısı… Yükümün el verdiğince seke seke evime döndüm.

Şimdi size o defterden sevdiğim bir parçayı sunuyorum:

“Büyük dedem büyük bir un tüccarıymış, dedem çok daha büyük bir un tüccarı olmuş. Ne olduysa, nedense bir yerlerde hep bir şeyler olur, miras babamlara geçerken dağılmış, etini budunu yitirmiş. Amcamın biri Almanya’lara gitmiş, gidiş o gidiş. Ben küçükken ölen diğer amcamdan şimdi torunlarının işlettiği bir fırın kalmış. (Torunlar iki şube daha açtılar, durumları iyi.) En küçük kardeş olan halam geçen yıl bir bodrum katında talihine söve söve can vermiş. Babam mı? Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Bizi bırakıp gittikten yıllar sonra, ben üniversite sınavına gireceğim gün başarılar diledi. Bir güzel kalaylayıp telefonu yüzüne kapadım. Bana gelince; bir utangaçlık var üzerimde. Herkes gibi olamamanın ezinci. Kısa bir dönem de olsa zenginliği, onun güç ve parıltısını görüp yaşamış biri olduğum hâlde mal mülk, ev araba konuları açmak bir yana, beni hiç çekmiyor dostlar. Çiçek böcekten bahsetmek, güzel bir beyit okumak da zayıf kılıyor insanı. Şehrin hayhuyundan uzaklaşmak, çam ve ardıç kokulu koyaklarda bir kızılgerdan gibi özgürce yaşamak istiyorum. Bilmem ki çok şey mi istiyorum?”

01.05.2025, Perş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder