14 Eylül 2025 Pazar

NEYE GÜCÜMÜZ YETİYORSA…

Hayatımı, geleceğimi, dünyanın gidişatını düşünürken, bazen sihirli bir formül bulacakmışım gibi bir duyguya kapıldığım oluyor. Aklıma sıra dışı bir fikir gelecek de ben onun sayesinde önemli sıkıntılarımdan kurtulacağım ve hayatım neredeyse tam da istediğim yola girecek… Bu his hep devam ediyor, ama umduğum da gerçekleşmiyor. Bir gün gerçekleşir mi? Doğrusu, pek sanmıyorum. Çözmem gereken bir sorun varsa böyle psişik saçmalıklardan medet umamam…

Bu cümleler dün bir çay bahçesinde otururken X’e aldığım notlardan dolayı aklıma geldi. O sırada yine yaşamıştım bahsettiğim duyguyu. Sonuç? Daha önce de elli kez ulaştığım beylik birkaç yargı… X’ten kaldırıp buraya not alayım, dedim, ufak değişiklikler yaptım.

“Düşünüyorum düşünüyorum da yürürlükteki yaşama biçiminin benim için nesi iyi bilemiyorum. Hijyen koşulları mı, hemen her alandaki hız(lılık) mı, teknoloji mi, eğlence mi, müzik mi, sanat mı, spor mu, konfor mu, yönetim şekilleri mi?.. Neyden memnunum?  

Her şeyin hep daha iyiye gittiğini elbette düşünmüyorum, ilerlemeci bir tarih anlayışına sahip değilim; fakat hep daha kötüye gittiğimizi de düşünmüyorum. Yoksa mesele benim tarihin hangi dönem veya evresinde yaşadığımla ilgili değil mi? Öyleyse, neden çağdan, gidişattan bazen tiksintiye varan bir hoşnutsuzluk duyuyorum?

Bu zırlamalar uzun süredir söz konusu. Oysa bir avantajım var: İnsan (toplum) hariç bazı şeyleri değiştirebilirim. Şu anki "gelişmiş" dünyayı hayal eden, böyle bir evrede yaşamaktan mutlu olacağını düşünen birinin elinden pek bir şey gelmezdi. Fakat benim bir avantajım var: İnsan (toplum) dışındaki şartları az çok düzenleyebilirim; zihniyeti veya tabir caizse aklımızın işleyişini değiştiremesem de en azından basit fiziki şartlar bakımından daha “geri” veya “az gelişmiş” bir hayat yaşayabilirim. Bu konuyu düşüneceğim.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder