İnsan gençken, önünde istediği hayatı yaşayabileceği uzun yıllar olduğunu düşünüyor; yaş biraz ilerleyip de değişen bir şey olmadığını görmeye başlayınca da telaşa kapılabiliyor. Henüz içinde bulunduğum aralık telaşa kapılmamı gerektirecek kadar geç olmasa da erken de sayılmaz, hatta artık her yılım kritik bir zaman dilimi hâline geliyor. Aniden bir mucize gerçekleşmezse bazı önemli konularda bir değişiklik olacak gibi görünmüyor. Biraz daha geç kalırsam da bir kıymeti olmayacak gerçekleşmesinin.
Bazen yaşamımı
bir iş girişimi gibi düşünüyorum ve sonuç fiyaskoymuş gibi geliyor. Yaşamımı
diğer yaşamlarla karşılaştırıyorum: Yaşamımda diğer yaşamlarınkinden daha iyi
neyim oldu? Neyi rahatlıkla söyleyebilirim? Buna kafa yorayım bakalım…
Bir
engelliliğim, süreğen veya ciddi bir hastalığım olmadı. Bu benim başarım
sayılmasa da şansımdı belki. Ama bu türlü görece az, hatta istisna
diyebileceğimiz konuları dâhil etmesem daha iyi olur. Söz gelimi, iyi kötü bir
ailem vardı, bazıları bundan mahrum, dememin anlamı yok. Ortalamayı veya
yaygınlık gösteren kitleyi baz almalıyım. Evet, bu durumda yaşamımı farklı,
ayrıcalıklı, kaliteli saymamı sağlayabilecek bir özelliğim veya başarım söz
konusu değil.
Acaba neden?
Çapım bu kadarına mı yetti? Ne istiyordum da olmadı? Ne olsaydı yaşamımı
sıradan veya kalitesiz görmezdim? Acaba, bunlar olsaydı sağlıklı
değerlendirebilecek miydim? Dışarıdan başarılı veya parlak bir hayata sahip
görünsem berbat bir hayatım olduğunu düşünmez miydim? Yani, bu mesele öyle
kolay değerlendirilebilecek bir mesele değil. Çok kapsamlı bir konu. Dikkate alacağımız
kriterler de herkes için aynı değil…
Biz yine de pes
etmeyelim; birkaç kriter belirleyip ona göre devam edelim:
* Zenginlik: Çok
açık bir başarısızlık söz konusu, ne yazık ki!
* Yaratıcılık:
Herhangi bir sanat dalında bir yaratımım yok. Edebiyatla uğraştım, derleyip
toplasam bir iki kitap çıkar; ama bu derleme toplama işini yapmadığım gibi
yaptığımda ortaya çıkacak ürün de pek parlak olmazdı.
* İnsan
ilişkileri: Pek sevmedim de sevilmedim de. Sönük, soluk, belirsiz… Kötü
diyebiliriz.
* Yeme içme,
gezip tozma, eğlenme vb.: Ortalamanın üstünde değildir. Üstünde de olsa ben
yeterli görmüyorum.
* Genel doyum,
yaşama sevinci: Ne yazık ki yaşamımdan genelde şikâyetçi oldum, memnun olmadım.
Evet, toparlarsak
hiç de iyi bir sonuç çıkmıyor. Canımı sıkan da bu zaten. Ömür tükeniyor ve bu
kötü sonucu değiştirme imkânlarım azalıyor.
Ne yapabilirim? En geç önümdeki 60 ay içinde bir şeyleri değiştirmem gerek. O zaman biraz rahatlayacak, şartlarım bazı bakımlardan ağırlaşmış bile olsa kendimi başarılı sayabileceğim. Bu “bir şeyler” ne olabilir? Finansal özgürlük olabilir, bir dost edinmek olabilir, hayalimdeki yaşam alanıma kavuşmak olabilir… Evet, çok da uçuk kaçık şeyler değil. Kim bilir, belki de bunlardan birine, hatta hepsine kavuşuveririm… Burada dikkat etmem gereken nokta vademin 60 ayı geçmemesi gerektiği. Bakalım ne olacak, talih yüzüme mi gülecek, daha kötü mü olacağım?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder