25 Ekim 2025 Cumartesi

ÖYKÜLEŞTİREMEDİKLERİMDEN

Aynı sokakta oturduğumuz, seksenini geçmiş bir teyze var. Zaman zaman tüyleri kıvırcık, açık kahverengi renkli, küçük bir köpeğiyle gezerken rastlıyorum. Her zaman şık. Saçları daima taranmış, düzleştirilmiş, dudakları rujlu. Özellikle kahverengi ve tonlarını tercih ediyor. Asortiye çok önem veriyor. Sanırım köpeğinin renklerini ve kıyafetlerini bile göz önüne alıyor. Çapı en fazla bir buçuk kilometrelik bir dairede yalnız başına takılıyor.

Onu her gördüğümde hâlâ bu kadının öyküsünü yazmadım diye hayıflanıyorum. Öyle birinin öyküsünü yazmayacağım da kiminkini yazacağım? Tembellik benimkisi! Al sana yaşlandıkça içine çekilmenin, büzülmenin, küçülmenin canlı bir örneği. Yaz ha yaz! Çocuk sahibi olmadığını, tek evladını korkunç bir kazada yitirdiğini, ilk aşkına olan hastalıklı bağlılığı yüzünden hiç evlenmediğini, üç çocuğu ve yarım düzine torunuyla yıllardır görüşmediklerini, bir yaz günü yine yürürken kaldırıma yığılıp kalacağını, evde uykusunda son nefesini vereceğini ve öldüğünün köpeğin havlamalarıyla anlaşılacağını, hiç de sanıldığı gibi yalnız ve mutsuz olmadığını…

İyi ama anlatmaya değer ne var bunlarda, dediğini duyar gibiyim. Haklısın, sıradan bir konuyu güzel bir anlatım öykü hâline getirebilir. Bu da benim sahip olduğum bir özellik değil. Anlatım konusundaki yetersizliğimi çarpıcı bir konu bularak ya da bir konunun ilginç bir noktasına parmak basarak telafi edebilirdim fakat bunu da beceremedim; sıraladığım şeyler çok sıradan. Bilmem ki ne yapsam. Düşüneyim biraz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder