Bir internet
sitesinde yarım bıraktığım bir kitabı neden yarım bıraktığım, önerip
önermeyeceğim sorulmuş. Cevap vermeye çalıştım. Cevaplarken “okuma” eylemini
tekrar düşündüm. Nedir okuma, neden okuruz, nasıl okuruz?..
Okuma denince
genellikle edebi türlerin, özellikle roman türünün okunduğu bir boş zaman
etkinliği akla geliyor. Evet, en yaygın ve bilinen okuma etkinliği bu. Belki en
eğlencelisi de budur. Bir tür veya temaya bağlı olmayan, bir sistemi olmayan,
kimi zaman vakit geçirmek için başvurduğumuz bir uğraş. Doğrusu bir alıp
veremediğim yok bu türden okumalarla; ama okumalarımızı içerik bakımından
planlayabiliriz, sistemli okumalar da yapabiliriz. Daha somut sonuçlar
alabilmek için, herhangi bir konuda az da olsa derinleşebilmek için
okumalarımızı planlayabiliriz. Okuma etkinliğini birbirine paralel birkaç biçimde
de sürdürebiliriz. Epey yapan da vardır sanırım. Aklıma gelenleri gelişigüzel
yazayım.
Tarih okumaları
yapabiliriz. (Başlamadan tarih bilimini ve metodolojisini anlatan bir şeyler
okumamız yararlı olacaktır.) Örneğin, insanlığın nasıl ortaya çıktığına falan
takılmadan ana hatlarıyla dünya siyasi tarihine bakabiliriz. Eski çağlardan
günümüze doğru, kronolojik olarak, medeniyet havzalarını, belli başlı siyasi
oluşumları, bunların birbirleriyle etkileşimlerini okuyabiliriz.
Felsefe tarihi
okuyabiliriz. (Başlamadan bir iki tane felsefeye giriş okusak iyi olur.
Felsefenin ne olduğunu, neleri kapsadığını hatırlarız.) Yukarıda siyasi tarih
için yaptığımız şeyi felsefe tarihi için yapıyoruz burada. Antik Çağ’dan
günümüze doğru geliyoruz. Bu işi hızlıca yapıp siyasi düşüncelerde, belli başlı
ideolojilerde biraz yayılıp dağıtabiliriz.
Ekonomi
okuyabiliriz. Bu, düşünce tarihini daha iyi anlayabilmemiz için de gerekiyor.
Ekonomik faaliyetin kendisi de başlı başına önemli, özellikle de bu işin
değişimi ve evrimi. Emek nedir, artı değer nedir, para nedir; enflasyon, faiz,
borçlanma araçları, borsa nedir?.. Sorsak faizi herkes bilir; acaba faiz herkesin
bildiği şeyden mi ibaret? Şahsen, Amerikan 10 yıllık hazine tahvillerinin önemine
dair bir şeyler öğrenince öyle şaşırmıştım ki! Oysa bu türden bilgileri çok
erken yaşlarımda bilmem gerekiyordu. Bu konuda biraz bilgilenince, öğrendiğim
diğer her şeyin ne kadar önemsiz kalabileceğini anlamış ve ekonomiyi ihmal
ettiğim için çok hayıflanmıştım. (Matematiğimiz çok zayıfsa önce matematik çalışmalıyız.
Oran orantı, yüzde kavramı, ondalık sayılar, faiz hesaplamaları falan. Sanırım
ortaokul düzeyinde bir matematik bilgisi. Basit gibi görünebilir ama bu konuda hiç
beklemediğim kişilerin beni şaşırttığı oldu.)
Sanat tarihi
okuyabiliriz. İnsanlığın sanatsal faaliyetlerini derli toplu ve özlü biçimde
veren bir iki kitap okuyabiliriz. Bu konu da çok geniş olduğu için bu ana
okumadan sonra özellikle istediğimiz, merak ettiğimiz bir alt dal varsa ona
yoğunlaşabiliriz. Daha spesifik bir şeyler bulup merakla, heyecanla peşine
düşebiliriz.
Edebiyat tarihi okuyabiliriz.
Herhangi bir ulusun edebiyatına merak salıp belli başlı dönemlerini,
sanatçılarını tanıyabiliriz. Kendi çapımızda karşılaştırmalı edebiyat
yapabilecek seviyeye gelsek ne güzel olur.
Bilim tarihi
okuyabiliriz. Bilimlerden herhangi birinde yoğunlaşabiliriz. Bir ara tıp
tarihini merak etmiştim. Modern tıpla ilgili kuşkuya düşmüş (tıp etiği ve ilaç
endüstrisi bağlamında); tıp ne olmuş, nasıl olmuş da bugünlere gelmiş acaba
minvalinde suallere gark olmuştum. Umarım güzel bir kitap bulur da okurum.
Tarım ve
hayvancılıkla ilgili okumalar yapabiliriz. Bir bitki veya hayvan grubunu
çalışabiliriz. Bitki, hayvan deyince taksonomi aklıma geliyor benim. Hem çetrefilli
hem eğlenceli bir alan olmalı. Konuyla ilgili bir iki kitap okusak fena mı
olur?
Birer ikişer psikolojiye
veya sosyolojiye giriş kitabı okuyabiliriz. Belki sarar ya da alt konulardan
biri ilgimizi çeker gömülür gideriz.
Şimdilik bu kadar
olsun, biraz yoruldum zaten. Belki yine bir şeyler karalarım.